­

BENDEKİ  KAVAL   SEVDASI …

Çocukluğum, Anadolu’muzun  bilinen geleneksel uğraşları ile geçti diyebilirim.

Hatırlayacaksınız!…Hani,  ilk  bahar  geldiğinde....söğüt  ağacı dallarına su yürür …İnsanın içini, O sımsıcak duygular sarar…

yüreğimiz coşar...sevgiyle dolar… ya..!   İşte, O zaman    başlardı  biz çocuklarda ı  zevkli uğraşlar.…yöresel tutkular…

O söğüt ağacı dallarından   burup çıkarttığımız fittifi, bizbilik …düdükleri tüm maharetimizle , birbirimizle  yarışırcasına  öttürür..

 üzerlerine açtığımız sıralı delikler ile de  değişik boylardan  “düllüceler” yapar..sonra bunları , büyük bir  keyif ile

 kavallar  gibi çalardık   Bu bizim .. apayrı  bir sevinç… gurur…Ve bir o kadar da  marifetimiz olurdu.  

 İşte biz.. kavalların  şimdiki dünyasına ilk  bunlarla  girmiş,  ilk bunlarla  çalıp öğrenmiştik  yöremiz  türkülerini.ve .ezgilerini…

 O çocuklardan biri olarak, bende de böyle başlamıştı  ilk  kaval tutkusuNeden sonra, göç gerekecekti tahsil için  Gurbete…

Ve bir gün..İstanbul’dayım… Yörem… Kavalım . Ve ben…Hep böyle  sürecekti  kent yabancılığım, Üsküdar’ın  Tunusbağı’nda

Üsküdar Paşa kapısı  Orta Okulu’nun son sınıfındayım. ..Bir gün.. .Müzik Öğretmenim Fuat Bey (Papion Fuat) :

“ Bak oğlum.. ! Eğer mezuniyet balosunda bana  istediğim gibi  bir kaval çalarsan…

sana  tamı tamına 9,5 vereceğim”…!  sözleri  miydi . bendeki . bu sevdayı  ateşleyip bu günlere taşıyan...

-------------------------------------------------------------------------------

 Doç. Burhan TARLABAŞI.. 

 İTÜ.TMDK. Em.Öğr. Üyesi  /Aralık 2000/

Scroll to Top