Dillİ kaval, Temelde Türk müziğinin ana makam sesleri içinde biçimlendirilen, çağdaş müziğin tonal yapısına uygun, en eski üflemeli halk çalgılarımızdandır. Geçmişi, insanlık kadar eski olan dilli kaval, Anadolu’ya Orta Asya’dan Büyük Göç’le intikal etmiş, tarih boyunca yayıldığı toplumların farklı kültür ve musiki sistemleri içinde birçok değişik ad ve biçimleriyle kullanıla gelmiştir. Söz gelimi; Eski çağ Mısır’da “flüt”(1) adı ile anlan dilli kaval ; Asur-Finike-Lidya-İbrani_Suriy ve Eski Yunan’da “Aulos”(2); Sümerler’de ise “Na” (3) adı ile anılıp kullanılmaktaydı. Çalgının değişik kültür ortamlarında yer almaya başlaması, onun biçim ve çalınışında farklılığa neden olmuştur. Bilindiği üzere, "ÇALGILAR, YAPISAL ÖZELLİKLERİ İTİBARİYLE MİLLETLERİN KENDİNE HAS KÜLTÜRÜ VE BUNA BAĞLI MUSİKİ SİSTEMLERİNE GÖRE BİÇİM KAZANIRLAR" )XX). Söz gelimi; Türk milleti gerek kültür, gerekse musiki sistemi açısından diğer milletlerden ayrıldığından kaval da ses yapısı ve çalınış tekniği olarak yabancı üflemeli çalgılardan ayrılmaktadır-------- (xx) : “BİR MİLLETİN KÜLTÜRÜ O MİLLETİN ŞAHSİYETİDİR ./“M.(Kemal ATATÜRK) ----------------------------------------- : FLÜT : ses yapısı, gerekse çalınış tekniği dilli kavaldan farklı, tampere akortlu üflemeli bir çalgı türüdür. Bu farkllılık, milletlerin kendine özgü kültürü,ve musiki sistemlerinden kaynaklanmaktadır . AULOS : Dilli kavalların Eski Yunandaki farklı ad ve biçimlerde kullanılanıdır. NÂ : M.Ö. 4000 den itibaren, Sümer’lerde sarı budaaklı kamışlardan yapılıp çalınan, TSM.nin bu gün de “Ney” ya da “Nay” adı ile anılıp bilinenidir.